Hikayemiz

Don Croccino

İtalya’nın güneyinde, küçük bir taş kasabada doğdu Croccino. Çocukluğu, annesinin fırınından yükselen sıcak focaccia kokuları ve sofraya dökülen altın zeytinyağıyla yoğruldu. Daha o yıllarda anladı: yemek, yalnızca karın doyurmak değil, hayatın inceliğini ve zarafetini yaşamanın yoluydu.

Genç yaşında yollara düştü, sınırları aştı. İnsanların gücü silah ve parayla aradığı çağda, o gerçek kudreti mutfakta buldu: zeytinyağının saflığında, ince makarnanın zarafetinde, taş fırında pişen pizzanın ruhunda… Sofrasına oturan kimse müşteri değildi; her tabak bir dostluğun, bir bağın nişanesiydi.

Böylece insanlar ona “Don Croccino” adını verdiler. Bu unvan, korkudan değil; zarafetinden, incelikten doğdu. Onun masasında şıklık sessizdi, tatlar seçilmişti, her detay bir ritüel gibiydi. Parlayan focaccialar, Roma’dan esinlenen makarnalar, Napoli’nin ruhunu taşıyan pizzalar… Hepsi bir sahne, bir sanat eseriydi.

Yıllar sonra yolu Gaziantep’e vardığında, İtalyan estetiğini Anadolu misafirperverliğiyle harmanladı. CROCCINO işte bu mirasın bugünkü adı oldu. Burada yemek bir öğün değil; ayrıcalıklı bir deneyim, zarif bir davettir.

Çünkü Don Croccino’ya göre sofralar, insan sevgisinin ve hayatı paylaşmanın en asil ifadesidir.

Created by ArtF4